14 Kasım 2011 Pazartesi

BARBUN VE TEKİR

   Çoğu zaman birbiri ile karıştırılan  iki kuzendir barbun ve tekir , yaşam alanları , renkleri , biçimleri hemen hemen birbiri ile aynıdır. Dikkatli olmayan gözler aradaki farkı kolay kolay anlamazlar.Her ikisi de  dipte gezen  zaman zaman sürü olarak zaman zaman ise tek  başına takılan balıklardır. Özellikle sürü olduklarında seyretmesi oldukça keyiflidir.
  Gelelim asıl konuya nedir bu çok bilinen iki türün az bilinen farkları ?  Ülkemizdeki yaşam alanları  çok farklı değildir hemen hemen tüm denizlerimizde her iki tür de görülür , bir tek  Karadeniz hariç ,  Mullus Barbartus  nam-ı diğer Barbun Karadeniz'de görülmez Karadeniz'de bulunan barbunlar bir diğer tür olan mullus barbatus ponticus türüne aittir.
Mullus Barbatus Ponticus
 Karadeniz'de bulunmamasının yanında aşırı avlanma sonucu malesef artık diğer denizlerimizde de barbuna çok sık rastlayamıyoruz. Barbunu kuzeni Tekirden ayıran en belirgin özellikleri başının daha dik oluşu ve sırt yüzgeçlerinde bulunan harelerin neredeyse şeffaf oluşudur. 


Mullus Barbatus (BARBUN) 




















Tekirin ise başı daha uzuncadır ve tabi sırt yüzgecinde bulunan hareler ise oldukça belirgindir. Doğal kafa yapılarından dolayı Barbunların ağızları göz hizasına kadar gelir fakat Tekirlerde bu böyle değildir. Kafalarının şekline nazaran sırt yüzgeçlerinde hare olup olmayışı daha kolay ayırt edilebilir.




Mullus Surmuletus (TEKİR)

   Her iki, balık da olta ve ağ ile yakalanır  ama daha çok amatör balıkçılar oltayla , ticari amaçlı balık yakalayanlar ise ağ kullanarak yakalamayı tercih ederler. Zıpkınla balıkavında da özellikle iri olanları tercih edilen avlar içerisindedir. Lezzet konusuna gelirsek bazılarına göre Barbun açık ara önde bazılarına göreyse Tekir daha lezizdir ama her ikisi de eti oldukça makbul olan kıymetli sınıfındaki balıklardandır ve genellikle tavada kızartılarak pişirilirler. 






  Dalgıçlar , oltacılar  hatta yılların balıkçıları bile bu iki gezgini  karıştırırlar. Bence karıştırmakta da haklılar ne de olsa onlar aynı yerlerde gezen aynı şeyleri yiyen birbirine tıpatıp benzeyen , benim deyişimle amcaoğulları ... 








2011 EKİM AYINDA İBRİCE'DE KARŞIMA ÇIKAN 
TEKİR TAYFASI 

12 Kasım 2011 Cumartesi

ÖZGÜRLÜK

             Uğruna savaşlar verilen , kan dökülen , hapishane duvarına çizik , asker ranzasına şafak atılıp beklenen   dünyanın en güzel en değerli şeyi "Özgürlük ". 
            Benim için ise özgürlük demek o eşsiz mavilerin içinde yeryüzünün tüm dertlerinden kurtulmak demek. Maskenin camlarında denizin suyu yükselmeye başladığında sadece yerçekiminden değil hayatın tüm kargaşasından derdinden tasasından uzaklaşıyorum bir tek o zaman tamamen özgür hissediyorum işte. Bazen suya girer girmez meraklı bir levrek gelip selamlıyor bazı günlerse saatlerce gezmeme rağmen yosunlardan başka bir şey olmuyor ama aşağıda vakit nasıl geçerse geçsin sonu hep aynı , sonu hep öyle ...